5 Ocak 2011 Çarşamba

Arif Nihat Asya- Şiirin Türkçe'si Türkçe'nin Şairi

Bu gün şiirin yiğitinin ölümü... Onun için bayrak, millet, memleket, din birer şiirdi... Hayatı şiir olarak kokladı, şiir olarak yaşadı. Türkçe ve Türk tarihi kadar muhteşem şairdi...


Türkçeyi hor görenler, iki dili savunanlar anlamaz amma dil, eğer ardında bir tarih varsa millet dilidir. Kabile, boy, bilmem ne dilleriyle millet dili arasında farkı bilmeyenler, oturdukları emperyal kucakların verdiği şımarıklıkla bol keseden atadursunlar, bizler de aval aval bakaduralım. Namı sınır tanımayan başbakanımız da bir iki üst perde cümle ile gaz aldıktan sonra susadursun... Türk ve Türkçe kavramları hakaret yerine kullanıladursun. Dursun bakalım.


Dağ sussa, taş sussa, yer, gök, deniz sussa, kalemler, kağıtlar hep sussa Arif Nihat Asya susmaz:
.....

Ben ki ateşle konuşurdum.selle konuşurdum
İdil'le Tuna'yla Nil'le konuşurdum
"Sangaryos"u "Sakarya" yapan
"İkonyom"u "Konya" yapan
Dille konuşurdum...
.......


Bir bayrak rüzgar bekliyordan söz etmeyeceğim... Bayrak'tan da  söz etmeyeceğim... Türkçe'nin kadrini bilmeyenlere bir şans daha vermek gerek. Okuyun Arif Nihat Asya'dan "naat"ı ve Türkçe'yi ana diliniz yapmak için bir sebep olsun...
...
Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itrî, bestelesin Tekbîr’ini;
Evliyâ, okusun Kur’ân’lar!
Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın
Kayışzâde Osman’lar
Na’tını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!


Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır...
Hacdan döner gibi gel;
Mi’râc’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
...

Mekanın cennet olsun ey Türkçe'min, ey Bayrağımın, ey Tarihimin, ey Milletimin şairi... Fatihalar sana ve cümle vatanperverlere...

Hiç yorum yok: