29 Kasım 2008 Cumartesi

Karadeniz Yaylalarında Çiçekler Böyle Açar!

Çocukluğumun yaylasında, her metresinde onlarca izler bıraktığım yerdeyiz... Bir fark var ama. Eskinin ahşap ve taş evlerinin yerini gelişigüzel beton evler alıyor. Kısık gazlambası ışığndaki akşam sohbetleri, elektrikle beraber televizyona yenik düşmüş. Gecenin vicdana mekan olan sessizliğini olur olmaz zamanlarda yüksek gazla çılgınlaşan motor sesleri bozuyor. Kendine ait zamanlarına mekanik ortaklar konuyor.

Yaşlıların hepsi herkesi tanıyor, gençler ise yanından geçene başı kaldırıp bakma gereği bile duymayan bir bireyselliğe mahküm. Bir şeyler değişiyor ve değişmeli elbette. Ama "ne oluyor?" demek te gerekiyor ve "nereye gidiyoruz? diye sormak.

Biz sıramızı savdık gibi, şimdi yeni çiçekler açıyor yaylamızda. Resimdeki peştemallı bu çiçek yeğenim, ablamın kızı... Kameraya biraz arsızca, hatta meydan okurcasına bakıyor. Gelecek "benim" diyor. Çiçeklerin geleceği solmasın, aman solmasın....

Hiç yorum yok: